Nitrik oksitin (NO) kan basıncını düşürmedeki etkisini belki duymuşsunuzdur. Sinüslerde üretilip, burundan nefes aldığımızda içimize çektiğimiz NO, damarları genişleterek kan basıncını düşüren bir etki yaratır. Ağzıdan nefes aldığınızda bu NO’dan mahrum kalırsınız. Burundan nefes almanın faydalarından yalnızca biri bu…
Son yıllarda yapılan çalışmalara göre ağzımızdaki bakteriler de NO üretimine katkı sağlayarak kan basıncı üzerinde böyle bir etki yaratıyor. Gıdalarla aldığımız nitrat tükürükle ağza ulaşıyor ve bazı bakteri grupları tarafından nitrite dönüştürülüyor ve NO döngüsüne bu şekilde önemli bir katkı sağlıyor(1).
Örneğin bir çalışmada, katılanlara 1 hafta boyunca klorheksidin ağız gargarası kullandırılmış ve bu bir haftanın sonunda hem ağız florasının daha az çeşitli hale geldiği hem de tansiyon değerlerinin yükseldiği görülmüş. Benzer başka çalışmalar da yapılmış ve yine benzer sonuçlar alınmış. Ağız gargarası kullanımı bırakıldığında birkaç gün içinde değerler eski seviyesine inmeye başlamış(2). Aslında bu çalışmadaki tansiyon değerleri arasındaki fark ilk bakışta çok yüksek görünmüyor. Ve klorheksidin de ancak kısa süreli olarak kullandırılan bir ağız gargarası. Yani burada dikkat çekmek istediğim konu klorheksidin kullanımı değil…
Asıl dikkat çekmek istediğim nokta şu: ağızdaki bakteriler normalde savaşmamız, yok etmemiz gereken canlılar değil. Çeşitli görevleri var, tıpkı bağırsak bakterileri gibi… Bu görevlerden bazıları da burada paylaştığım gibi sistemik sonuçlar doğuruyor. Tabi ki bazı durumlarda patojen bakterilerden kurtulabilmek için antibakteriyel ajanlar kullanmak gerekebilir. Ancak sağlıklı bir ağızda yaşayan bakteriler bu sağlığın devamlılığı için önemlidir. Bu yüzden ağız sağlığını yalnızca ağız temizliği olarak görme anlayışımızı değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Ağız bakterilerimize de tıpkı bağırsak bakterileri gibi iyi bakmalıyız. Bizim yararımıza çalışacak türlerin mutlu olmaları için gereken ortamı yaratmaya çalışmalıyız. Bunun için iki şey yapabiliriz:
- Birincisi; özel bir sebep olmadıkça sert kimyasallar içeren ağız bakım ürünlerinden kaçınabiliriz. Mümkün olduğunca doğal ve nazik bir ağız bakım rutini oluşturabiliriz.
- İkinci ve daha önemli olanı, hastalık yapan bakterileri besleyen bir beslenme alışkanlığımız varsa bunu terk edebiliriz. Ağızda asidik bir ortam yaratan basit karbonhidratların sık sık tüketilmesi, zararlı bakterilerin kontrolü ele geçirmesine yol açar. Faydamıza çalışan bakteriler bu ortamda zorlanırlarken, zararlılar egemenliklerini ilan ederler. Bu zararlılarla baş edebilmek için antibakteriyellere baş vurduğumuzda bir kısır döngüye gireriz… Dengeli bir ekosistemin nimetlerinden faydalanmak için bu döngüyü kırmanın tek yolu dost bakterileri hoş tutmak…
Kaynaklar
- https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0891584909000288?via%3Dihub
- https://doi.org/10.1016/j.freeradbiomed.2012.11.013
Hi, I have found your website while searching for a biological dentist for amalgam removal. I live in the muğla district and would like a quotation for the removal of 11 amalgam fillings and replacements please. Also where are you located?
Many thanks, Amanda Kizilkaya
Hi,this is Dt. Tugba’s assistant. You can contact us via Whatsapp. Our number is +90 543 482 86 40.
Tuğba hanım yazilariniza kızımın tip 1 diyabet ile alakali bir saldırı atağı yaşarken rastladim. Neler yapabiliriz nasıl bu saldırıyı sondurebilirz diye düşünüyordum. Uykunun gerçekten ortamı Sakinleştirmeye yardımcı olduğunu görüyoruz. Sizin diyetinize nazaran daha nazik bir eliminasyon uyguluyoruz. Tip 1 in diğer otoimmun rahatsızlıklarında olduğu gibi beslenmeyle alakalı olduğunu ve tedavisinin de tam şifa ile geleceğine inanıyorum. Burdan size sevgilerimi selamlarımı iletiyorum immünoloji ile daha çok yazarsanız çok sevinirim